Gazete,dergi ve web site yöneticilerinin dikkatine!
Diyarbakır'ın bilim, kültür ve sanat adamlarıyla yaptığımız bu röportajları medyanızda yayınlamanızı rica ederim.Barışcan
Diyarbakır'ın bilim, kültür ve sanat adamlarıyla yaptığımız bu röportajları medyanızda yayınlamanızı rica ederim.Barışcan
Diyarbakırlı Pop Müzik Sanatçısı Barışcan, Diyarbakırlı Yazar İhsan Işık ile Diyarbakır Hasan Paşa Konağı'nda özel bir röportaj yaptı. İhsan Işık, çocukluğunu, Başbakan Danışmanlığı ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü olarak görev yapışına varan meslek hayatını, yazarlığını ve Türkiye'nin ansiklopedi tarihinde bir ilk olan vasıflarını sadece Barışcan'a anlattı.
- Katkıda bulunduğunuz diğer ansiklopediler hariç; Yazarlar Sözlüğü (1 cilt), Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (3 cilt), Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (3 cilt), Encyclopedia of Turkish Authors (3 cilt), Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (12 cilt), Encyclopedia of Turkey's Famous People (3 cilt), Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi (Ünlü Devlet Adamları, Ünlü Bilim Adamları, Ünlü Fikir ve Kültür Adamları, Ünlü Edebiyatçılar, Ünlü Sanatçılar, Ünlü Kadınlar, 6 cilt), Diyarbakır Ansiklopedisi (5 cilt), Ankaralı Şair ve Yazarlar (1 cilt), Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (1 cilt) ansiklopedisinin yazarısınız.
Bu bir Türkiye ve dünya rekorudur. Müsaade ederseniz sizi bu röportajda "Türkiye’nin Ansiklopedi Dedesi" diye tanıtmak istiyorum..
-Tabii ki, Memnun olurum ! Teşekkür ederim.
Bu bir Türkiye ve dünya rekorudur. Müsaade ederseniz sizi bu röportajda "Türkiye’nin Ansiklopedi Dedesi" diye tanıtmak istiyorum..
-Tabii ki, Memnun olurum ! Teşekkür ederim.
- Yaptığınız çalışmalar çok ilginç. Günümüzde internet varken neden ansiklopedi çalışması yaptınız?
- Çünkü:
1- Yazdığım biyografilerin çoğu şu an internette yok. Olanların da kaynakçalı ve sağlam bilgileri olanlar bende.
2- İnternet genelde bilgi ve enformasyon çöplüğüdür, kitap kadar temiz değildir… İnternette güzel bir bilgi, altın, gümüş ararken yolunuzu haramiler, fahişeler, dolandırıcılar kesebilir, çer çöp, lağım suyu bulaşabilir, kirletebilir.... Her yiğit bu sınavları başarıyla geçemez.
3- Ancak, gelecekte iletişim ve enformasyon internet ağırlıklı olacağından ve de ekonomik biçimde yararlandırma olanağı dolayısıyla biz de internete önem vermek zorundayız. Bununla ilgili hazırlıklarımız var.
- Çünkü:
1- Yazdığım biyografilerin çoğu şu an internette yok. Olanların da kaynakçalı ve sağlam bilgileri olanlar bende.
2- İnternet genelde bilgi ve enformasyon çöplüğüdür, kitap kadar temiz değildir… İnternette güzel bir bilgi, altın, gümüş ararken yolunuzu haramiler, fahişeler, dolandırıcılar kesebilir, çer çöp, lağım suyu bulaşabilir, kirletebilir.... Her yiğit bu sınavları başarıyla geçemez.
3- Ancak, gelecekte iletişim ve enformasyon internet ağırlıklı olacağından ve de ekonomik biçimde yararlandırma olanağı dolayısıyla biz de internete önem vermek zorundayız. Bununla ilgili hazırlıklarımız var.
MAALESEF SANAL BİR DİYARBAKIR OLUŞTURULUYOR!
- Yaptığınız ansiklopedi çalışmalarınızla gerçek Diyarbakır’ı anlatmayı hedeflediğinizi belirtmişsiniz, bunu ayrıntılı açıklar mısınız?.
- Evet, bu çok önemli bir soru. Vakit yetmezliğinden ve ayrıntılarını yeni bir kitapta anlatacağımdan, şimdilik şöylece özetleyebilirim:
Bana göre; son yıllarda ekranlara ve gazete sayfalarına yansıyan haberlerle “Sanal bir Diyarbakır” oluşturuluyor ve bu yanılsatma bilinçli olarak yapılıyor. Bu yanılsatma için çok büyük bütçelerle on binlerce insan yazık ki araç olarak kullanılıyor, cücelere dev süsü veriliyor, yüz binlerce insan haksız yere perişan ve mağdur ediliyor. Bu kirli oyunun (projenin) gerçek adı başka, telaffuz edilen adı ise başkadır…
Neticede bu pis oyun yüzünden Diyarbakır, tüm yurtta ve dünyada bir takım siyasi hadiseler ve eylemlerle gündeme geldiğinden, “Gerçek Diyarbakır” gündem dışı bırakılıyor, unutturuluyor. “Sanal Diyarbakır” haberleri yüzünden Diyarbakır’ımızın gerçek kimliği ve kültürel zenginlikleri bilinmiyor, hatta yanlış bir “Diyarbakırlı” imajı oluşuyor…
Ben, Diyarbakırlı bir yazar olarak, üstüme düşen görevi yerine getirmek için 5 ciltlik bir “Diyarbakır Ansiklopedisi” hazırladım. Birçok maddesini kendim yazdım, küçük bir bölümü için 11 üniversiteden 101 öğretim üyesi ve serbest araştırmacı yazarın madde yazarı olarak desteklerini aldım. Bu desteği, Diyarbakır’la ilgili her konu, uzanmalarına en iyi biçimde ortaya konulsun diye sağladım.
Bu ansiklopedide Diyarbakır’ımızın iki önemli özelliğinin altını çizdim. Bunlardan biri, Diyarbakır’ın ülkemizde ve dünyada en önemli kültür-sanat şehirlerinden biri olduğunun altını çizmektir. Bin civarında ilim adamı, yazar ve sanatçımızı tanıtarak Diyarbakır farkını, kültürel büyüklüğü ve önemini tanıtmaya çalıştım. İkinci olarak, Diyarbakır’ımızın İslam dünyasının, İslam kültürü ve medeniyetin önde gelen bir İslam şehri olduğunu, şehrin Müslüman kimliğini özellikle vurgulamak istedim.
Eğer bu özelliği iyi bilinir ve değerlendirilirse Diyarbakır Ortadoğu’nun ve dünyanın önde gelen marka şehirlerinden biri olacaktır. Bu neticeye ulaşılırsa, siyasi, kültürel ve ekonomik boyutları tahminler üstü yüksekliğe ulaşacaktır. Ancak, endişem var; eğer “Sanal Diyarbakır” çabaları galip gelirse, en az bir çeyrek asır boyunca şehrimizi ne yazık ki sadece kan ve gözyaşı bekleyecektir… Diyarbakır Ansiklopedisi, bu nedenle “Aklımızı başımıza alalım!” çağrısıdır.
“Aklımızı başımıza alalım!” Pekiyi.. ama nasıl ? Çözüm sürecine katkı sağlayacak özel bir öneriniz var mı?
- Evet var, net söyleyeyim: Çözüm sürecinin sürekli ve kalıcı olması için bir formülüm var: “Fitne kültürü” yerine “Kardeşlik Kültürü”nü yeşertecek ve yaygınlaştıracak listeler dolusu çalışmaları yapmaya “başlamak” lazım…
Ansiklopedinizde Bana da Yer Verdiğiniz İçin Teşekkürler.
- Öncelikle ansiklopedinizde bana da yer verdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Kişileri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Ansiklopedilerinizde karşılaşabileceğimiz profiller nasıldır?
- Siz Diyarbakır’ın son yıllarda popüler alanda yetiştirdiği ilk ve tek müzisyen ve showmensiniz. Diyarbakır televizyonlarında ilklere imza attınız. Elbette size yer vermeliydim. Ancak ben, tematik olmayan, genel biyografi ansiklopedilerimde bilerek seçkinci davranmıyorum. Telif eser sahibi her yazarı ve belli bir başarı göstermiş her sanatçıyı yazıp, haklarında doğru bilgilere ulaşılmasına katkıda bulunmaya çalışıyorum. Bunu adil bir tutum olarak görüyorum. Çünkü sadece medyada bugün çok popüler olanları yazmak, kıymetli eserler verdiği halde kimsenin kendisinden bahsetmediklerini dışlamanın yanlış olduğuna inanıyorum. Yazdığım yazarlar ve sanatçılar hakkında kıymet hükmünü, birkaç eleştirmenin insafında değil, tarihe ve okuyuculara bırakıyorum… Herkesi yazdım ki, nasıl bir ülkede, şehirde yaşadığımı bilelim.
- Nasıl bir şehirde yaşıyoruz? Röportaj yaptığım tüm kişilere sorduğum bir soruyu size de sormak isterim. Diyarbakır’ı bize bir kaç kelime ile anlatır mısınız? Bir kültür şehri olan Diyarbakır’ı gerçek kimliğiyle tüm dünyaya ve Türkiye’ye daha iyi nasıl tanıtabiliriz ?
- Diyarbakır’ı tarih, kültür ve sanat şehri olarak tanıtırsak, başarılı olunur. Ama üç-beş sloganla değil, listeler dolusu sahici çalışmalar yaparak…
- Siz Diyarbakır’ın son yıllarda popüler alanda yetiştirdiği ilk ve tek müzisyen ve showmensiniz. Diyarbakır televizyonlarında ilklere imza attınız. Elbette size yer vermeliydim. Ancak ben, tematik olmayan, genel biyografi ansiklopedilerimde bilerek seçkinci davranmıyorum. Telif eser sahibi her yazarı ve belli bir başarı göstermiş her sanatçıyı yazıp, haklarında doğru bilgilere ulaşılmasına katkıda bulunmaya çalışıyorum. Bunu adil bir tutum olarak görüyorum. Çünkü sadece medyada bugün çok popüler olanları yazmak, kıymetli eserler verdiği halde kimsenin kendisinden bahsetmediklerini dışlamanın yanlış olduğuna inanıyorum. Yazdığım yazarlar ve sanatçılar hakkında kıymet hükmünü, birkaç eleştirmenin insafında değil, tarihe ve okuyuculara bırakıyorum… Herkesi yazdım ki, nasıl bir ülkede, şehirde yaşadığımı bilelim.
- Nasıl bir şehirde yaşıyoruz? Röportaj yaptığım tüm kişilere sorduğum bir soruyu size de sormak isterim. Diyarbakır’ı bize bir kaç kelime ile anlatır mısınız? Bir kültür şehri olan Diyarbakır’ı gerçek kimliğiyle tüm dünyaya ve Türkiye’ye daha iyi nasıl tanıtabiliriz ?
- Diyarbakır’ı tarih, kültür ve sanat şehri olarak tanıtırsak, başarılı olunur. Ama üç-beş sloganla değil, listeler dolusu sahici çalışmalar yaparak…
DİYARBAKIR'DA YILLAR ÖNCE BU TARİHİ BİNA BİR SORUMSUZLUK ÖRNEĞİ OLARAK YIKILDI..
-- Böylesine başarılı bir insanın eğitim hayatını da çok merak eder okuyucularımız. Diyarbakır’ın hangi okullarında okudunuz? Unutamadığınız öğretmenleriniz kimlerdi? Bizimle paylaşır mısınız?
- Diyarbakır’da 4 Mayıs 1952’de Hasırlı Mahallesi Muallak Sokak’ta doğmuşum. 3-4 yaşında iken Melikahmet Mahallesi’ne taşındığımızdan, bu mahalledeki Gazi İlkokulu’nda okudum. Bu okulun, Diyarbakır’da kurulan ilk ilkokul okuduğunu ve eşraf çocuklarının geçmişte bu okulda okuduğunu sonradan öğrendim. Harika bir tarihi yapıydı. Aynı binanın eşi, şimdi Fiskaya’nda bulunan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası binasıdır. Maalesef bu tarihi bina, Melikahmet Caddesi’nin genişletilmesi sırasında büyük bir sorumsuzluk örneği olarak yıkıldı. Ben bu tarihi binada okuyan son öğrencilerdenim.
Başöğretmenimiz, ünlü eğitimcilerden Aziz Kirişçioğlu idi. Oğlu Oğuz da sınıf arkadaşımdır. 4. sınıfa kadar beni okutan canım öğretmenim Müjgân hanımı minnetle (ölmüşse rahmetle anıyorum) idi. 4. sınıfta iken bir başka sınıfın öğretmeni, şiir okuyuşumdan etkilenerek, ısrarla beni kendi sınıfına transfer etti. Bu öğretmen, yedek subaylığını Diyarbakır’da öğretmen olarak yapan, Nesim Benbanaste adlı, İstanbullu bir Yahudi yazardı. Yıllar sonra İstanbul’da tanıştık. “Kültürümüz ve Kadınlarımız” adlı kitabımda, hakkında yazdığım bir “portre” yazım vardır. 5. sınıfta Mehmet bey adında bir öğretmenin sınıfına verildim.
İlkokulu bitirdikten sonra Diyarbakır İmam Hatip Okulu’ndan (İstasyonun yanındaki, sonradan lise, şimdi Merkez Anadolu İmam Hatip Lisesi) mezun oldum. Bu okulda öğrenci iken, 1969 yılında okulumuz öğrencileri adına aylık edebiyat ve sanat gazetesi “Özlem”i çıkarmıştım. Kendi adım dışında 6-7 takma isimle yazıyordum, 5.000 tirajı vardı, ülkemizdeki tüm İmam Hatip Okullarında satılıp okunuyordu.
Yedi yıllık lise öğrenimini burada tamamlayıp, iki yıl İzmir Yüksek İslam Enstitüsü’nde okudum ancak idealim öğretmenlikti. Ensitünün 3. sınıfına geçmişken, İmam Hatip mezunlarına 1972’de üniversite hakkı tanıyan Erzurum Edebiyat Fakültesi’ne 1. sınıftan başlayıp, 1976’da buradan mezun oldum. Sonra 1992’de YÖK kararıyla “Türk Filoloğu” unvanını kazandım.
- Özellikle Diyarbakır Gazi İlkokulu'nun geçmişteki bu hikâyesinden çok etkilendim. Neyseki Şehrimizde son yıllarda, tarihi yapıların ön plana çıkarılması çalışmaları bu konuda üzüntülerimizi azaltacak şekilde.. Ayrıca 5000 tirajlık Özlem dergisini çıkarmış olmanız yer da çok ilgimi çekti..Tam olarak yazarlığa nasıl başladığınızı anlatır mısınız?
- Yazarlığa 1965 yılında, Diyarbakır’da çıkan Yeni Şark Postası’nda çıkan bir yazımla başladım. Memleketimde başlayarak sonra İstanbul’da çıkan birçok gazetede ve dergide yazılarım yayımlandı. Diyarbakır’da Milli Hakimiyet gazetesinde yazı işleri müdürlüğümü yapmıştım. Özlem adlı edebiyat gazetesini ve Çile adlı edebiyat dergisini çıkarmıştım. Sonra çok sayıda dergide şiirlerim ve yazılarım yayımlandı. Köşe yazısı yazdığım gazeteler: Yeni Devir, Milli Gazete, Zaman (Sahibi İhsan Arslan ve Necati Aktülün iken, İhsan Nur imzasıyla dış politika yazıları), Akit (Vakit), Yeni Dönem (genel yayın yönetmeni) vd. Yazdığım dergilerden bazıları ise: Çile (Diyarbakır), Tohum, İslam, Mavera (genel yayın yönetmeni), Yeni Sanat, İslam Medeniyeti, Tek Yol, Girişim (yayın kurulu üyesi), Yeni Zemin (yayın kurulu üyesi), Türk Dili Dergisi (Ahmet Miskioğlu’nun çıkardığı), Yürüyüş vd. yüz'e yakın dergi. Halen cilt olarak ellinin üzerinde baslı kitabım var. Hakkımda yazılan yazı ve haber (ulusal yayınlarda olmak üzere) 300’ün üzerindedir.
1995'te İLESAM Hizmet Ödülüne, 1996 Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Yazarı Ödülüne, 2014 ESKADER Yılın Yazarı ödülüne değer görüldüm. Bir de hatipliğim vardır. Yurt içi ve yurt dışında 50'nin üzerinde konferans verdim, panel ve açık oturumlarda konuşmacı oldum. Diyarbakır'da -meydan, sinema, kültür merkezi ve sinema salonu, cami) yirmiye yakın mekânda insanlara hitap ettim. Yurt içi ve yurt dışı programlarım oldu.
- Yazarlık yeteneğinizi nasıl keşfettiniz.?
- Sonradan kırk civarında eseri çıkacak olan bir öğretmenim keşfetti. Diyarbakır İmam Hatip Okulu’nda Siyer dersi veren Hocam Ali Nar bey, ders anlatışımı ve etkinliklerde yaptığım konuşmalarımı beğenerek beni yazmaya yönlendirmişti. Basılan birkaç yazı ve şiirim beğenilince cesaretlenip yazmaya devam ettim.
KENDİMİ BİLDİM BİLELİ EVİMİZDE BİR KİTAPLIK VARDI
- Tarihte yer almanın şartlarından birini yerine getirmiş olan bir yazarı daha yakından tanımak isteriz. Nasıl bir aile tarafından yetiştirildiniz? Diyarbakır’ın hangi ailesindensiniz? Ailenizle ilişkileriniz nasıldı? Aslında öğrenmek isteğim; bir yazar nasıl yetişir? Şu anda okuyucularımız belki söyleyeceklerinizi örnek alır.. Belli ki ailevi yaşantınız ve çocukluğunuz örnek alınacak bir türden
- Ben bir işçi ailesinin çocuğuyum. Babam Sümerbank Şayak Fabrikası işçisi (dokuma ustabaşısı) Salih Işık, terzi Fikriye Işık (kızlık soyadı: Güzel)'tır. Diyarbakır'a vaktiyle Silvan'dan gelip yerleşmişler.
Kendimi bildim bileli evimizde kitaplık vardı… Babam okumayı çok seven, Kur'a-ı Kerim'den sonra en çok Bediüzzaman Said Nursî'nin eserlerini okuyan, takva sahibi bir Müslümandı. Sabahları, namazını kıldıktan sonra, kahvaltısını yapar, değişmez bir alışkanlık olarak kahvesini içer, önce Kur'an, sonra kitaplığındaki dinî kitaplardan okurdu. Oldukça merhametli, insanları seven, onlara içlerini açacak güzel sözler söyleyen ve ikramda bulunmaktan büyük keyif alan gönlü yüce, oldukça mert ve bir erdemli kişiydi. Çevresinde sayılıp sevilen, doğruluk ve dürüstlüğüne kesinlikle güvenilen bir insandı. Yakın arkadaşları Muzaffer Aksu (Abdulkadir Aksu'nun babası), Dişçi Hacı Kadri Mermutlu, Afganlı Kadri, Berber Miktad Birbir, Hacı Selahattin, Reşit Kakı, Fikret Özdemir (Nihat Özdemir'in amcası) da şehrin dindarlığıyla tanınan oldukça saygıdeğer insanlarıydı.
İki erkek (Hikmet ve Mehmet) ve iki kız (Nuran ve Nursel) adlarında dört kardeşim vardır. Bunlardan Nuran, Gebze'de; diğerleri İstanbul'da yaşıyor. 11 Ağustos 1974’te Diyarbakır’da, teyzemin kızı Gülay (Gülmen) hanımla evlendim. Bu evlilikten Özlem, Yunus, Betül, Selçuk adlarında (iki kız, iki erkek) dört çocuğum lle Ömer, Nida ve Masal adlarında üç torunum vardır. Selçuk hariç, diğer çocuklarım İstanbul'dadır. Resmi görevleri dışında hepsinin güzel sanatlar ve kültür hayatıyla ilgili uğraşıları bulunmaktadır. Ben ve eşim 20 yıl İstanbul'da yaşadıktan sonra, şimdi 18 yıldır Ankara’da ikamet ediyoruz. Büromda ve evimdeki çalışma odasında sürekli okuyor ve yazıyorum.
- İlk üzüntünüz ve sevinciniz? Babanızın üzerinizde çok izi kalmış.. Onunla son anınızı hatırlıyor musunuz?
- İlk büyük sevincim 5 Ocak 1975’te ilk oğlum Tarık’ın dünyaya gelmesi, ilk büyük acım beş gün sonra 10 Ocak 1975’te onu kaybetmek oldu. Minnacık Tarık’ı toprağa verdiğimde, gün boyu gözyaşı döktüm. 10 Mart 2006 Cuma günü babam Salih Işık vefat ettiğinde ise en büyük sarsıntıyı geçirdim, yıllar geçti ama acısı hala yüreğimde. Canım babamı 11 Mart Cumartesi günü Eyüp Sultan'da toprağa verdik. Cenaze töreninin olduğu gün sürekli yağmur yağıyordu. İmam ve tüm cemaat sırılsıklam olduk. Hayat boyu en değerli öğretmenim olan babama 10 ciltlik bir ansiklopedimi ithaf ettim, hakkında, onun ölüm anını anlatan “Sekerat” adlı şiiri yazdım.
Hayatımın toplamında sevinçlerim kitaplarım ve çocuklarımdır. Her çıkan kitabıma, yeni doğan bir çocuğum olmuşçasına büyük sevinç duydum. Ailemdeki huzur en büyük servetim, Allah’a imanım en büyük güvenimdir. Ülkemde ve yurtdışında 100’den fazla şehirde çok sayıda dostum ve arkadaşım var, onur duyduğum. Gerisini önemli bulmuyorum.
DİĞERLERİ GEÇİP GİTTİ, ASIL MESLEĞİM..
- Sizinle ilgili bir araştırma yaptığımda bir çok mesleğinizin olduğunu farkettim. Asıl Mesleğiniz nedir?
- Uzun yıllar eğitimci oldum, 17-18 sene kadar İstanbul liselerinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptım. İstanbul’da ayrıca dergi ve yayınevlerinde genel yayın yönetmenliği, çeşitli kuruluşlarda basın danışmanlığı yaptım. 1996-1998 arası Başbakanlık Danışmanlığı, SHÇEK Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundum. İstanbul’da başladığım yayıncılığı 1998’den itibaren Ankara’da sürdürüyorum. Değişmez mesleğim yazarlıktır. Diğerleri geçip gitmiştir, asıl mesleğim devam etmektedir.
- İlk büyük sevincim 5 Ocak 1975’te ilk oğlum Tarık’ın dünyaya gelmesi, ilk büyük acım beş gün sonra 10 Ocak 1975’te onu kaybetmek oldu. Minnacık Tarık’ı toprağa verdiğimde, gün boyu gözyaşı döktüm. 10 Mart 2006 Cuma günü babam Salih Işık vefat ettiğinde ise en büyük sarsıntıyı geçirdim, yıllar geçti ama acısı hala yüreğimde. Canım babamı 11 Mart Cumartesi günü Eyüp Sultan'da toprağa verdik. Cenaze töreninin olduğu gün sürekli yağmur yağıyordu. İmam ve tüm cemaat sırılsıklam olduk. Hayat boyu en değerli öğretmenim olan babama 10 ciltlik bir ansiklopedimi ithaf ettim, hakkında, onun ölüm anını anlatan “Sekerat” adlı şiiri yazdım.
Hayatımın toplamında sevinçlerim kitaplarım ve çocuklarımdır. Her çıkan kitabıma, yeni doğan bir çocuğum olmuşçasına büyük sevinç duydum. Ailemdeki huzur en büyük servetim, Allah’a imanım en büyük güvenimdir. Ülkemde ve yurtdışında 100’den fazla şehirde çok sayıda dostum ve arkadaşım var, onur duyduğum. Gerisini önemli bulmuyorum.
DİĞERLERİ GEÇİP GİTTİ, ASIL MESLEĞİM..
- Sizinle ilgili bir araştırma yaptığımda bir çok mesleğinizin olduğunu farkettim. Asıl Mesleğiniz nedir?
- Uzun yıllar eğitimci oldum, 17-18 sene kadar İstanbul liselerinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptım. İstanbul’da ayrıca dergi ve yayınevlerinde genel yayın yönetmenliği, çeşitli kuruluşlarda basın danışmanlığı yaptım. 1996-1998 arası Başbakanlık Danışmanlığı, SHÇEK Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundum. İstanbul’da başladığım yayıncılığı 1998’den itibaren Ankara’da sürdürüyorum. Değişmez mesleğim yazarlıktır. Diğerleri geçip gitmiştir, asıl mesleğim devam etmektedir.
BAŞARIRSAM WİKİPEDİA'YA RAKİP OLACAĞIM!
- Yapmak istediklerinizi yapabildiniz mi? Yakın gelecekte yapmayı düşündüğünüz hedefleriniz, projeleriniz var mı?
- Dış politikadan çocuk edebiyatına kadar çeşitli türlerde eserler verdim. 1970'li yıllarda şair, 1980'li yıllarda fikir adamı olarak tanınırdım. 1990'lı yıllardan itibaren biyografi ve ansiklopedi alanında yaptığım çalışmalar çok kapsamlı ve ilklerden sayıldığı için daha çok bu çalışmalarla anılır oldum.
1993 yılında 5 ciltlik Diyarbakır Ansiklopedisi ve 6 ciltlik Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi’ni çıkardıktan sonra sadece edebiyat ve düşünce eserleri çalışmaya karar verdim. Bu kararımı bir-iki kez ihlal etsem de devam ettirmek niyetindeyim. Örneğin şimdi “Diyarbakır Etrafında Ağlar Var” adlı kitabı yazıyorum. Daha önemlisi tüm ansiklopedilerimi, yazmış olduğum 20.000 civarında Türkçe ve İngilizce biyografiyi internete yükleyip bir dünya markası oluşturma projeme çalışıyorum… Başarırsam Wikipedia’ya rakip olacağım.
ŞİİRLERİME YAPILAN BESTELERİ SEVMEDİM, KULLANMIYORUM!
- Çocuk kitaplarında Savaş Yüce imzasını kullandığınız bilgisi var.. Ayrıca “Akdeniz Kıyısında Bir Çocuk” adlı şiiriniz iki ayrı formda bestelenmiş. Bu konu ile ilgili ayrıntılara değinmek ister misiniz?
- Çocuk kitabı yazarlığım ön plana çıkmasın diye müstear kullandım. "Akdeniz Kıyısında Bir Çocuk" adlı şiirim iki defa bestelendi, birisi “Allah Dedim Yürüdüm” adlı şiir kasetinde yer aldı. Ancak her iki besteyi de beğenmedim, kullanmıyorum.
- Dış politikadan çocuk edebiyatına kadar çeşitli türlerde eserler verdim. 1970'li yıllarda şair, 1980'li yıllarda fikir adamı olarak tanınırdım. 1990'lı yıllardan itibaren biyografi ve ansiklopedi alanında yaptığım çalışmalar çok kapsamlı ve ilklerden sayıldığı için daha çok bu çalışmalarla anılır oldum.
1993 yılında 5 ciltlik Diyarbakır Ansiklopedisi ve 6 ciltlik Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi’ni çıkardıktan sonra sadece edebiyat ve düşünce eserleri çalışmaya karar verdim. Bu kararımı bir-iki kez ihlal etsem de devam ettirmek niyetindeyim. Örneğin şimdi “Diyarbakır Etrafında Ağlar Var” adlı kitabı yazıyorum. Daha önemlisi tüm ansiklopedilerimi, yazmış olduğum 20.000 civarında Türkçe ve İngilizce biyografiyi internete yükleyip bir dünya markası oluşturma projeme çalışıyorum… Başarırsam Wikipedia’ya rakip olacağım.
ŞİİRLERİME YAPILAN BESTELERİ SEVMEDİM, KULLANMIYORUM!
- Çocuk kitaplarında Savaş Yüce imzasını kullandığınız bilgisi var.. Ayrıca “Akdeniz Kıyısında Bir Çocuk” adlı şiiriniz iki ayrı formda bestelenmiş. Bu konu ile ilgili ayrıntılara değinmek ister misiniz?
- Çocuk kitabı yazarlığım ön plana çıkmasın diye müstear kullandım. "Akdeniz Kıyısında Bir Çocuk" adlı şiirim iki defa bestelendi, birisi “Allah Dedim Yürüdüm” adlı şiir kasetinde yer aldı. Ancak her iki besteyi de beğenmedim, kullanmıyorum.
YENİ CUMHURBAŞKANI PROFİLİ BELLİDİR;
- 1996’da Ankara’ya yerleşerek Başbakanlık Danışmanı olarak çalıştığınızı biliyorum. Bu anlamda o yıllarla içinde bulunduğumuz yılları karşılaştırıp özellikle cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında neler düşünürsünüz?
- Sayın Başbakanımız başta olmak üzere bütün adaylara başarılar diliyorum. Sonucu belli bir seçim gibi gözüküyor. Temennim; yeni cumhurbaşkanımızın, tüm halkımız ve İslam ümmeti için hayırlara vesile olacak bir cumhurbaşkanı profili çizmesidir.
- Şu anda Başbakan Danışmanı siz olsaydınız.. Başbakanı nasıl değerlendirirdiniz?.
- Eğer şimdi Başbakan Danışmanı olsaydım, Sayın Başbakanımıza şimdiki danışmanlarından daha farklı öneriler sunardım. Ayrıntılarına giremeyeceğim…
- Sayın Başbakanımız başta olmak üzere bütün adaylara başarılar diliyorum. Sonucu belli bir seçim gibi gözüküyor. Temennim; yeni cumhurbaşkanımızın, tüm halkımız ve İslam ümmeti için hayırlara vesile olacak bir cumhurbaşkanı profili çizmesidir.
- Şu anda Başbakan Danışmanı siz olsaydınız.. Başbakanı nasıl değerlendirirdiniz?.
- Eğer şimdi Başbakan Danışmanı olsaydım, Sayın Başbakanımıza şimdiki danışmanlarından daha farklı öneriler sunardım. Ayrıntılarına giremeyeceğim…